KKTC'NİN SESSİZ ŞEHRİ MARAŞ...
1974 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in “Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz.” sözleriyle duyurulan harekat sonrası ikiye bölünen Kıbrıs’ın en “talihsiz” kenti Maraş...
Doğu Akdeniz’in kitlesel turizm merkezi olduğu dönemde dünyaca ünlü yıldızlar Elizabeth Taylor, Richard Burton, Brigitte Bardot, Sophia Loren gibi sanatçılara ev sahipliği yapmış Kıbrıs’ın (KKTC) ‘Saint Tropez’ı eski hareketli günlerini özlüyor…
1974 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından “Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz” sözleriyle duyurulan harekat sonrası ikiye bölünen Kıbrıs’ın en “talihsiz” kenti Maraş
Türklerin de Rumların da kanayan yarası..
SESSİZ ŞEHİR MARAŞ/VAROSHA GÖZ KIRPIYOR
Bir zamanlar dünyanın en ünlü eğlence ve turizm merkezlerinden biri olan Kıbrıs adasının KKTC kısmında bulunan Türkçe adıyla Maraş, Rumca adıyla Varosha (Varoşa), Miami ya da Fransız Rivierası havası veren konsept otellerin, lüks otomobillerin, pahalı evlerin, ülkenin en güzel plajlarının ve eğlence merkezlerinin kalbinin attığı, Hollywood yıldızlarının, dünya starlarının, jet sosyetenin ve milyoner iş adamlarının, uğrak ve gözde tatil beldelerinden biriydi.
1974'te Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarına dahil edilene dek Kıbrıslı Rumlar’ın yaşadığı bölge olan Maraş, harekat sırasında nüfusunun adanın güneyine kaçmasıyla terk edilir. Gecesinde, gündüzünde ayrı bir hayat akan şehir, harekat sonrası Kıbrıs’ın ikiye bölünmesinin ardından askeri bölge olarak yerleşime ve iskana kapatılır. Kıbrıs’ın en “talihsiz” kenti olan Maraş, o tarihten sonra ‘Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak anılmaktan çıkıp, derin bir sessizliğe bürünerek adından ‘Hayalet Şehir’ olarak söz ettirmeye başlar.
Makus talihi 3 yıl önce değişir
Ada’nın ne Kuzey’inin ne de Güney’inin yaşam anlamında bir parçası olabilen; arada ıssız ve atıl kalan kentin 46 yıllık ‘Hayalet Şehir’ olan makus talihi Ekim 2020'de yüzde 3,5'luk bölümünün askeri bölge statüsünden çıkarılıp sivilleştirilmesiyle tekrar değişir. Kamuya ait Demokrasi Caddesi ile dünyanın en lüks tatil merkezi olduğu dönemde Mısır’dan kum getirildiği söylenen iki plajı ziyarete açılır. Kıbrıs adasını ikiye ayıran “Yeşil Hat” tampon bölgesinin kuzey kısmında yer alan diğer bir adı “şehrin çevresinde yada dışarısında, banliyö” anlamına gelen Varosha olan Maraş’ın, Ekim 2020’de pilot bölge olarak kısmen kullanıma açılan kısmı o tarihten günümüze birçok yerli ve yabancı turisti ağırlar.
Araçla geçişe izin verilmiyor
Günümüzde askeri kartı olanlar, yurtlarda kalanlar ve kayıtlı taksiler haricinde hiçbir şekilde sivil araçla girişe izin verilmiyor. Bölgenin sivillere açılan bölümleri yürüyerek, bisiklet kiralanarak veya golf araçlarıyla gezilebiliyor. Acenteler tarafından rehberler eşliğinde turistik turlar da düzenlenen bölgeyi açıldığı günden itibaren bir milyon civarı turist gezmiş. Bağlı bulunduğu Gazimağusa Belediyesi tarafından çevre ve peyzaj düzenlemeleri de yapılan bölgeyi ziyaret edenlerin halkın kullanımına sunulan toplam uzunluğu 800 metreden fazla olan iki plaja ulaşımlarını kolaylaştırmak için ziyarete açık bölgedeki yol güzergahında otobüs ile ring seferleri düzenleniyor. Ayrıca belediye tarafından işletilen ziyarete açılan kısımda birkaç büfe ve çay bahçesi de bulunuyor.
3 bin Pound’a mal olan dünyanın 7 yıldızlı ilk oteli 10 hafta açık kalabilmiş
Maraş’ın mevcut gerçekliği; değişimi, gelişimi ve dönüşümü yani tarihsel ve talihsiz öyküsü ise hüzün kokuyor. 1970'lerde Elizabeth Taylor, Richard Burton, Raquel Welch, Paul Newman ve Brigitte Bardot gibi dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarının otellerinde konakladığı, altın kum plajlarında güneşlenip, mekanlarında şen kahkahalar atarak eğlendiği, begonvil kokulu sokaklarını adımladığı Maraş’ta, 1974 sonrası sadece ordu devriyelerinin sesleri duyulabiliyordu. Ekim 2020’den itibaren ise o begonvil kokulu sokaklar yeni ziyaretçileriyle tekrar buruk da olsa şenlendi. Buruk çünkü, dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarının lüks otelleri, güzel kumsalları ve eğlence merkezlerinden dolayı Kıbrıs’ın ‘Saint Tropez’ı unvanını verdikleri Gazimağusa'nın güney Varosha'sı Maraş, 1974 sonrası ıssız bir hayalet kasabaya dönüşmüş, evler, oteller, kamu daireleri, okullar, restaurant, kafe gibi mekanlar, çeşitli mağazalar ve işyerleri de harabe haline gelmiş. Bazı binaların büyük bir bölümü yıkılmış, birçoğunun camı kırık veya cam hiç yok. Balkon demirleri paslanmış, ahşap panjurlar çürümüş. Evlerin içlerinde hiç eşya kalmamış. Kimi binalarda ise çarpışmanın izleri hala görülebiliyor. 1974’e kadar ünlü bir turizm beldesi olan Maraş’ta yeni yapılmaya başlanan birçok inşaat yarım kalmış. Hatta İngiliz kraliyet ailesine ait, yapımı harekattan kısa bir süre önce tamamlanarak toplam 3 bin Pound’a mal olan, dünyanın 7 yıldızlı ilk oteli Golden Sands Hotel (Altın Kum) sadece 10 hafta açık kalabilmiş.
Virane binalarıyla varlık göstermeye çalışan, çaresiz bir gerçek olarak duruyor
Uzun yıllar derin bir sessizlik içinde biraz suskun, biraz küskün bir şekilde tekrar hayat bulmayı bekleyen Maraş, kaybolmuş nüfusu, yaşlanmış, çökmüş, harabeye dönmüş ve kullanılamaz duruma gelmiş virane binalarıyla varlık göstermeye çalışan, çaresiz bir gerçek olarak duruyor. İlkbaharda tabiat ana burada da uyanmış. Her yer yemyeşil ağaçlar, bitkilerle ve sapsarı çiçeklerle canlanmış. Ancak harabe haline gelen binalar ölüm sessizliğinde. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Doğu Akdeniz’in en önemli kitlesel turizm merkezi özelliğine sahipken, yaşadığı travma neticesinde yarım asra yakın bir dönemdir derin yalnızlığını yaşayan Maraş’ı gezerken insan sanki tarihin içinden geçiyormuş gibi hissediyor ve adeta o dönemi yaşıyor. Sokak aralarında dolaşırken görülen manzaralar karşısında ise insanın boğazı düğümleniyor. Ve ‘keşke savaşlar hiç olmasa, insanlar ölmese, evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalmasa, ırkçılık olmasa, terör olmasa ve halklar hep kardeşçe, dostça bir arada yaşasalar’ diye düşünmeden edemiyor.
Evlerin içine girmek yasak
Zeminini oluşturan kırmızı topraktan dolayı “Kırmızı Köy” olarak da anılan Maraş'ın etrafı çitlerle çevrilmiş, şuan ziyarete açılan kısmındaki tüm sokaklardaki evlerin ve binaların önü de üç sıra urgan iplerle ziyaretçilerin yapıların içine girmemeleri için çevrelenmiş. Ve tüm yapıların önüne üzerinde ‘bina çökebilir, bina içerisine girmek ve yaklaşmak tehlikelidir’ yazılı (Türkçe ve İngilizce) birer tabela konulmuş. Maraş’ta şu an gezilip görülebilecek yerlerden de kısaca bahsedecek olursak:
Dünyaca ünlü yıldızlar Elizabeth Taylor, Richard Burton, Brigitte Bardot, Sophia Loren’e ev sahipliği yapmış
Bir zamanlar Hollywood'un en çok kazanan oyuncusu olan Richard Burton ve ikinci eşi Hollwood’un menekşe gözlü ünlü yıldızı Elizabeth Taylor ile 1950'lerin ve 1960'ların kadın figürü ünlü Fransız aktris Brigitte Bardot gibi ünlü sanatçıların da konakladıkları Kennedy Bulvarı'ndaki Argo Otel, sahildeki King George Hotel’in arka giriş kapısının hemen bitişiğindeki ünlü Yunanlı ressam Paul Georgiou’nun Mavi Evi (Blue Bungalow) ki ressamın evin iç duvarlarına çizdiği at üzerinde şövalye gibi çeşitli resimleri camı kırık pencereden görülebiliyor, İngiliz Kraliyet ailesine ait Golden Sands Hotel, ünlü İtalyan aktris Sophia Loren’in evi (Orduevi içinde kalan bu evin sadece çatısı uzaktan görülebiliyor, orduevi alanına girişe izin verilmiyor (ben özel izin alarak içeri girip fotoğraf çekebildim), ünlü İngiliz Bankası Barcley Bank, Ferrari, Jaguar ve Lomborgini gibi lüks otomobillerin olduğu oto galeri binaları, Toyota, Hoover, Singer, Philips binaları, Bilal Ağa Mescidi, Modern Kilise’nin ait olduğu Asterias Hotel, erkek öğrencilerin öğrenim gördüğü gymnasium, farklı mimariye sahip evler ve eğlence hayatının kalbinin attığı Grecian Hotel, Florida Hotel gibi birçok lüks 5 yıldızlı otelin yer aldığı Kennedy Caddesi, barlar, restoranlar ve gece kulüplerinin yanı sıra bir Toyota bayisinin de bulunduğu en ışıltılı caddelerinden Leonidas Caddesi gezilip görülebilir.
Dünyanın en ünlü eğlence ve turizm merkezlerinden biriydi
Biraz da Maraş’ın geçmiş dönemlerinden bahsedecek olursak:
1600’lü yıllarda küçücük bir liman yerleşimi iken, özellikle 1969-1970 yılları arasında Lübnan’da süren savaştan dolayı ticaret, eğlence ve turizm kenti Beyrut’un önem kaybetmesiyle Maraş, dünyanın en ünlü eğlence ve turizm merkezlerinden biri olur. 1970’lerde modern mimarlığın yansımalarını taşıyan, seçkin mimari yapıları ve yaşamı bünyesinde barındıran, tatil konutları ve yüksek turizm bloklarıyla gelişen Maraş, o dönemin “bütün yıl için tatil” ilkesine örnek bir kent durumuna gelir. Bu dönemde Maraş turizm, yerleşim ve idari alan olarak üç tanımlanmış bölgeye ayrılır. Kentin batı kısmındaki bölgede bağ bahçe işleriyle uğraşan orta gelir düzeyindeki halk yaşıyormuş. Güney-doğu yönündeki kıyı bölgesi turizm alanı olarak birçok beş yıldızlı otele, çeşitli mekanlara ev sahipliği yaparken, bu iki alan arasında kalan bölge ise idari merkez olarak kullanılıyormuş.
Zamanında 24 saat aralıksız yaşamın olduğu bir şehir
Gündüzün aydınlığının geceye taşındığı Maraş, turizm, eğlence, ticaret, kültür, sanat ve yerleşim birimi gibi birçok farklı işlevi içinde barındıran, 24 saat aralıksız yaşamın olduğu, kısacası yerli halk ile turistlerin bir araya geldiği bir merkezmiş. Kent, 1973’te adaya gelen turist konaklamalarının toplamından fazla turist ağırlıyormuş. Bölgeyi her yıl ziyaret eden turist sayısı 700 binin üzerindeymiş. Ticaret ve Endüstri Odası kayıtlarına göre 1974’ten hemen önce, kentteki nüfus, ada genelinin yüzde 7’sini oluşturuyormuş. Buna karşın adadaki bütün nüfusun yüzde 10’u bu bölgedeki iş olanakları çerçevesinde istihdam ediliyormuş. Adanın otellerinin yüzde 45’ini barındırdığından dolayı oteller bölgesi diye de adlandırılan ve ağırlıklı olarak Rum nüfusun yaşadığı Maraş’ta, sadece yedi Türk ailenin evi bulunuyormuş. Ancak bölgede çok sayıda Türk vatandaşı çeşitli işyerlerinde çalışıyormuş. 1974 yılına kadar Maraş nüfusunun 34 bin 700 olduğu, bunun 29 bin 700’ünü Kıbrıslı Rum, 180’ini Ermeni, 30’unu Maronit (Orta Çağ'da Levant'tan dinsel ve siyasi çatışmalar sebebiyle kaçarak, Kıbrıs'a yerleşen ve Maruni Kilisesi üyesi olan, ibadet ve ayinlerini Arapça olarak yapan günümüzde de varlıklarını devam ettiren topluluk), 4 bin 430’unu İngiliz, 360’ını ise Kıbrıslı Türklerle birlikte öteki etnik gruplar oluşturuyormuş.
Eski canlılığına dönmesinin maliyeti 10 milyar dolar
Sahil şeridi 8 kilometre, kapalı alanı yüzölçüm olarak 6.4 kilometrekarelik bir yer kaplayan Maraş’ın bu parlak döneminde 10 bin yatak kapasitesine sahip 45 otel ve 60 apart tipi otel, yaklaşık 3 bin ticari birim, 99 eğlence yapısı (bar, restoran, kafe, taverna, kabare vb.), 25 kültür yapısı (sinema ve tiyatro salonu, sanat galerisi, İngilizce, Yunanca ve Türkçe 8 bin 500 kitaba sahip devlet kütüphanesi vb.), 4 bin 649 özel konut, 21 banka şubesi, 143 idari büro, 8 okul, iki spor tesisi, 380 inşaat halinde bina ve bunlarla birlikte endüstriyel yapılaşma da bulunuyormuş. Altyapısının yenilenip, çevre düzenlemesi yapılarak yeniden inşa edilip turizme açılmasının maliyeti 10 Milyar Dolar olarak öngörülmüş. Umarız zaman içinde bu girişimlerle eski canlılığına ve mükemmelliğine geri döner..
Başkan Hasan Senin anlattı..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Herkes İçin Spor Federasyonu Başkanı Hasan Senin, Kıbrıs Barış Harekatı, Kapalı Maraş ve bu harekat sonrası yaşadıkları zorlukları anlattı.
“1973 yılında Ege Üniversitesi inşaat fakültesini kazanmıştım. 1974 yılında üniversiteye devam ederken yaz tatili için memleketim Kıbrıs’a dönmüştüm. Temmuz ayında Rum tarafı karıştı, EOKA ve ‘Makarios’çular birbirlerini vuruyorlardı. Yapılan askeri bir darbeyle Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios makamından indirildi ve yurt dışına kaçarak canını zor da olsa son anda kurtarmayı başardı. Zaten adada uzun süredir bir karışıklık yaşanıyordu. EOKA (Kıbrıs Milli Mücadele Örgütü) adlı Rum örgütü, özellikle 1967’den itibaren Türklere karşı saldırılar yapıyordu. Bu baskıyı gitgide artırınca, katliamlardan kaçan Türk halkı zorunlu göçlerle Ada'nın yüzde 3’lük kısmına sıkıştırılmıştı.”
Bülent Ecevit: biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz
“1974’de Rum tarafındaki bu gelişmeler üzerine Kıbrıs’ın 3 garantör ülkesinden biri olarak Türkiye, TSK'nın 20 Temmuz 1974’te Rumların, Kıbrıslı Türklere karşı uyguladıkları baskı ve zulme son vermek, soydaşlarının can, mal ve namuslarını korumak ve Ada’ya barış getirmek amacıyla Kıbrıs’a askeri bir harekat düzenledi. Devrin Başbakanı Bülent Ecevit harekatın başladığını "Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz" sözleriyle duyurdu. Kıbrıs Türk tarafının lideri Rauf Denktaş da radyoda yaptığı konuşmasında beklenen günün geldiğini ve Türk askerinin adaya havadan ve denizden çıkarma yapmaya başladığını gözyaşlarıyla duyurdu.”
Günümüzde de Kıbrıslı Türkler çok zorluk yaşıyor
“Kıbrıs’ta Makarios’a karşı yapılan darbe sonrası zorunlu olarak harekete geçen TC 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Ada’nın yüzde 36’lık kısmını almasıyla birlikte Kıbrıslı Türkler özgürlüğüne kavuştu. Ancak bu cumhuriyeti sadece Türkiye tanıdı. Bugün KKTC’nin tanınmaması adada yaşayan Türkleri olumsuz yönde etkiliyor. Her alanda ambargolara maruz kalıyor. Birkaç örnek verecek olursam; Kuzey Kıbrıs’a Türkiye dışında direk uçuş yok. Avrupa’dan Kıbrıs’a gelmek isteyen bir kişi önce Türkiye’ye inip oradan Türk uçaklarına binip Kıbrıs’a gelmek zorunda. Mektuplar önce Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Kıbrıs’a ulaşıyor. Kıbrıslı Türkler Türk takımlarıyla dahi maalesef müsabaka yapamıyor. Bu ve benzer birçok nedenden dolayı Kıbrıslı Türkler insanlık dışı ambargolarla dünyadan izole edilmeye çalışılıyor.”
Kapalı Maraş BM kontrolünde
“Maraş ise 1974 yılında 13 Ağustos’ta (o gün son bulan) İkinci Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ele geçirildi. Duyduğumuza göre Rum keskin nişancıları günümüzde Laguna diye bilinen bölgedeki bir otelin tepesinden, Türkleri hedef alarak bombalıyormuş. Bu hadiseler sonrasında Türk savaş uçakları bu binayı bombalayarak ikiye ayırmış, ardından da Kapalı Maraş'a Türk askeri girmiş. Kent, BM ile yapılan ateşkes antlaşmasında kontrollü boşaltılmasının ardından Maraş’ta yerleşim, iskan sona erdi ve yaşam söndü. O tarihten bu yana askeri bölge statüsündeki Kapalı Maraş’ta, 46 yıl boyunca sivillerin kente girmesine izin verilmedi. Kentin BM kontrolünde olan bölgesinde 6 tane apartman orduevi kullanımı için verilirken, BM’nin de kentte bir binası bulunuyor.”
Annan, Kıbrıs Adası'nı bağımsız bir devlet olarak birleştirmek istedi, olmadı
“Adını, planı ortaya atan BM eski genel sekreteri Kofi Annan'dan alan, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planı olan Annan Planı’na göre kapalı Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Ancak Nisan 2004'te adanın kuzey ve güneyinde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Kıbrıs Türk’lerince yüzde 64,91 oranında kabul edilmesine rağmen, Kıbrıs Rumları tarafından yüzde 75,38'i oranında reddedilince, hayata geçirilemedi.”
Eskiden olduğu gibi Rum komşularımızla yan yana dostluk ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz
“Türkiye ve KKTC makamları, Maraş'ta taşınmazı olan Rumlara ve diğer vatandaşlara, ‘Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuru yapmaları yönünde çağrıda bulunduktan sonra Taşınmaz Mal Komisyonu'na müracaatlar olmuş. Komisyonun mevzuatına göre takas, iade ve tazminat mümkün. Ziyarete açılan yüzde 3.5'lik kısımda yaklaşık 500 civarında yapı bulunuyor. Resmi makamlardan açıklamalara gören bunlar için komisyona yaklaşık 100 civarı kişi müracaat etmiş. Diğer kapalı bölge için de 500'e yakın müracaat olmuş. Güneyden gelip müracaat eden birçok Rum, 1974’te durum sakinleşince kısa sürede geri döneceklerine inanarak güvenliksiz, hatta bazı pencereleri açık bırakarak terk ettikleri evlerine bu çağrıyla geri dönüp, birçok anılarının geçtiği Maraş’ta tekrar hayatlarına devam etmek istiyormuş. Burada hedeflenen gelecekte eski sakinlerinin de bölgedeki mülklerine dönmesiyle Maraş'ın tamamının Türk yönetiminde açılması. Kıbrıslı Türkler olarak bizler de eskiden olduğu gibi Rum komşularımızla yan yana dostluk ve kardeşlik içinde yaşamak istiyoruz.”
HABER: Fulya OMAÇ / Gazimağusa – KKTC