08 Şubat 2023 - Çarşamba

DÜNYA - SEVGİ= 0

Bu yazıya başlarken sizden öncelikle kafanızın içinden geçen her şeyi boş vermenizi istiyorum. Ayaktaysanız oturun, oturuyor iseniz arkanıza yaslanın...

Yazar - Esra GÜMRÜKÇÜ
Okuma Süresi: 7 dk.
1091 okunma
Esra GÜMRÜKÇÜ

Esra GÜMRÜKÇÜ

-
Google News

DÜNYA - SEVGİ= 0

Bu yazıya başlarken sizden öncelikle kafanızın içinden geçen her şeyi boş vermenizi istiyorum. Ayaktaysanız oturun, oturuyor iseniz arkanıza yaslanın, derin bir nefes alın ve şu an için oturduğunuz mekana, bulunduğunuz zamana, görebileceğiniz her şeye bir göz gezdirin. Daha sonra kızdığınız,mutlu olduğunuz anları hatırlayın tekrar derin bir nefes alın hayatın ne kadar hızlı geçtiğini ve bazen ne kadar da çok sorunlara odaklanarak zamanı boşa harcadığımızı düşünün. Bi an için hiç kimseye hiç bir şeye bir anlam yüklemeyin ve( bu hayattan  isteyip bekleyeceğiniz şey ne olurdu?) Diye sorun kendinize. 

Ben kendime bunu defalarca soruyorum, her sıkıldığımda, bunaldığımda, her pes ettiğimde...

Ben insanları kolay kabül edemedim çünkü benim bulduğum beklentiye o kadar ihtiyacı varken tam tersini yapan bir çok insan gelip geçiyordu dünyadan ve benim sürekli herkes içinde aynı mantığı aramam beni yoruyordu. Benim dünyadan ve herşeyden bir tek beklentim vardı o da "sevmek-sevgi"...

Sevgiyi alın dünyadan geriye ne kalır. Sevilmemiş çocuklar yönetirse dünyayı, sevgisiz doktorlar, sevgisiz öğretmenler, sevilmemiş evlatların , sevilmemiş ebeveynlerin sevilmemiş bir denklemi...

İnsanlar birbirini sevmiyor, sevmedikleri gibi birbirini yermek için büyük bir gayretleri var. Mesela sırf kibir ve gurur yüzünden senelerce konuşmayan anne ve evlatlar, kardeşler, dostlar amacınız nedir? Bitip tükenmeyen bir dava içerisinde erittiğiniz sevgi yoksunu hayatlarınız kimin ne kadar umrunda! Siz ilişkilerinizde harcadığınız bu saçma çabalarınızı  farklı bir alanda harcamış olsaydınız neler kazandırabilirdiniz benliğinize? 

Peki şöyle yapalım on tane yetişkin birey alalım elimize bu bireylerin kimisi öğretmen, kimi anne , kimi ev hanımı, kimisi müdür, kimileri hiçbir vasfı olmayan işsiz vatandaş. Öğretmen sevgi görmemiş ise öğrencilerine nasıl davranabilir, bir doktor o ruhuyla hastalarına nasıl bir tavırla yaklaşır veya sıradan bir hayatı olan biri sevgi hiç görmemiş olsa bu insanların etkileşime girdikleri eğlendikleri ortamlarda ne kadar pozitif enerji olabilir. Asıl sonuç ise daha kötü buradaki tüm o,  on bireyin akşam aynı şarhoş edici maddeyi farklı yerlerde yudumluyor olmaları sadece geçmişte alamadıkları sevginin berbat bir sonucu. Sevgisizlik bizi mahveder yani biz sevgisizliğimizin farkında olup kendimizi de sevmezsek bize bunu unutturacak hatırlatmayacak bir şey ararız. "Kimse bize hayatın ne kadar güzel ve yaşanası olduğunu anlatmasın çünkü bizim için bir hayat yok çünkü bizim için artık çok geç biz buna inanıyoruz bunu kabül de ettik içeriden tüm kapıları da kapattık ve merak edip pencereden de bakmayacağız..." böyle birine asla yardım edemezsiniz... Edebileceğiniz birileri var eğer içeriden size kapıyı açarlarsa ve bu kişiler henüz bir umudun olabileceğine inanacak kadar saf birer çocuksa onlara acil kan gibi kocaman bir sevgi demeti verin bu dünyaya bu kadar umutsuz, boş, saçma sapan yaşamaya gelmediler. Sevmedikten sonra hiçbir rütbenin, hiç bir insanlığın, hiç bir yaşantının anlamı yok . Çocukların duyduğu o boşluğu hiçbir tablet, bilgisayar veya oyuncak dolduramayacak... Çocuklarınız için kendi sevgisizliğinizi unutup minicik fidanlara sevgi aşılamaya çabalayın onları büyüttüğünüzde bu sevgi çınarlarının dünyayı nasıl değiştirdiğine şahit olacaksınız. İnsanı seven, ülkesini seven, doğayı seven çocukların yönettiği bir dünya... 

Niçin dünya daha güzel bir yer olmasın. Neden insanlar bu kadar kolay pes ediyor.

Neden inadına defalarca daha iyi bir hayat, daha iyi bir insan olmak için çalışmıyorlar...

Neden ilk adımı hep karşı taraftan bekliyorlar...

Beklemek için zaman o kadar çok mu! 

Akıp gidiyor kocaman hayatımız...

Akıp gidiyor sevgisizlik...

Ne anlamı kalıyor yaşamanın sevgisiz, ne olur ilk adımı içtenlikle atsak, karşılık beklemeden, bir şey ummadan...

Niçin bir iyilik, bir tebessüm, bir mutluluk yanımıza kalmasın... 

Başkalarına ettiğimiz tebessümü neden israf sayarız!

Mutlu ettikçe mutlu olduğumuz, bir verip üç aldığımız başka duygu mu varmış?

Bu dünyada en ucuz ve en karlı, en güzel alışveriştir sevmek, tebessüm etmek, selam vermek, nasılsın diye sormak, fark etmek...

Unutun gitsin acılarınızı daha iyi, daha güzel mutlu olmak için her üzüldüğünüzde yatağa girip kapanmayın  ne olduysa oldu! En güzel saçınızı yapın, en şık kıyafetlerinizi giyin, bu dünyada sizde varsınız ve bu dünyada olduğunuz için kendinize kendi hakkettiğiniz değeri siz verin. Sizi kıranlara sanki sizi hiç kırmamış, sanki hiç bir şey yaşanmamış gibi davranın o mükemmel çizgiden hiç çıkmayın, şaşırsın kalsın bunu nasıl yapabildiğinize , hatta hafıza kaybı yaşadığınızı düşünsün. Yani "senin bana yaptığın yapabileceğin söyleyeceğin benim için çok önemsiz değersiz" mesajı verin "bu hayatta ben önemliyim! benim hayatım, ben ne istersem o olacak, sen kimsin!" Evet ben dışarı her çıktığımda bunu beni üzen kıran herşeyi düşünürken yapıyorum başka türlü kapıyı açıp dışarı çıkamıyorum bazen. Kendinize bir iyilik yapın, resim yapın, yürüyüş yapın, kahve yapın, birilerine selam verin ama bir şey yapın... 

Hayat çok kısa ve tüm duyguları tatladıran ilacınız sevgi... Bitmeyen tükenmeyen bir verince üç aldığınız bu şeyi paylaşın hep mutlu ve sağlıklı kalın...

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.